Resim

Resim

15 Ocak 2012 Pazar

         Aslında biten kalemlerin hüznü vardır hepimizin içinde. Bitmişliğin, tükenmişliğin bilmişliği de, bakın ben neler yazdım, ne çizikler attım hayal bile edemeyeceğiniz, ne karalamalar yaptım öylesine ulaşılmaz dercesine bilmiş, görmüş edaları üzerimizde.

         Oysa bittin işte, tükettin bir 'şeyi' daha. Bu şeyi istediğin kadar koy fethedilmişler vitrininin en güzide köşesine, bitmiş bir şeyi bir daha olduramayacağının bilincinde olacaksın ya her sabah uyandığında...

         Her zaman düşünür müyüz peki? Bazen de düşünmeyiz. O zamanlarda kaçarız kendi tüketmişliklerimizden. Düşünmek, görmek istemeyiz. Ağzımızdan fışkıran tonlarca irin olarak dökeriz bu bitmişliklerin iltihabını dışarıya, içimizdeki pisliğin yansıması olan, buram buram ego kokan cümlelerle var ederiz kendimizi. 'Ben'le başlayan milyonlarca cümlemizle ele veririz aslında yanlışlarımızı, kendimizi görmeyi bilen gözlerin önüne atarız çırılçıplak. Çok konuşarak kendini olduğunu zannettiği şey yapmaya çalışanların, kendi kendisini buna inandırmaya çalışanların, kendisini kendince yarattığı bir kalıba sokmaya çalışanların tükenmişliği de kimsede yok derim.

         Bazen de tükenmişliğimizi kendi dışımızdaki şeylerle yok edebileceğimizi düşünüp, dış etkenlere fazla değer yüklemenin yanlışlığını yaşarız. Kardan bir bisiklet görmenin ne imkansız olduğunu düşünürken, kardan bisikleti görür ve hayatın bir şaka olduğuna yeniden inanırız dudağımızın kenarındaki çarpık gülümsemeyle.

        Bazen de tükenmişliğimizi gölgelemek için sayfaları tüketiriz, tükenmez denilen nice kalemin de tükenebildiğini görüp onunla avunur, kendimize yoldaş ederiz. Aynı marka tükenmez kalem kullanırız sürekli, sırf kokusuna müptela olmak, sırf bağlı olduğun bir şeyin var olduğunu bilmek, sırf bir şeyleri de çağrıştırır belki demek, sırf alışkanlıklarının oluşunun seni bu hayata bağladığı yanılsamasına sahip olman ve sırf ağlarken nefesini derin derin içine çektiğinde (sigarayı demiyorum) bu kalemin kokusunun seni sakinleştirişine romantik bir takım anlamlar yüklemek için.

        Sırf bir şeyleri bir şeylere göstermek, sırf bir şeyler demiş olabilmek, sırf mevcudiyetini ufacık şeylerle anlamlandırabilmek için.