Resim
22 Haziran 2012 Cuma
Klişeleri sevmeyen bir ülkenin klişeleri seven bir evladı olmak zor. Klişeleri sevmeyen ülkede bir yazıya sonbahar rüzgarlarıyla savrulan bir kuru yaprak gibiyim diye başlamak belki de en zor.
Kendini ifade etmek, başka insanlarla geçinmek de çok zor böyle bir ülkede. Çünkü her yeni insan aşılması gereken bir dağ, çünkü her yeni gün yepyeni bir klişeyi içinde barındırır. Merhaba klişesini mesela, günaydın, uykunu aldın mı, kahvaltı edelim mi...
Oysa klişeler kişiden kişiye değişebilir. Belki aylardır "günaydın" sözcüğünü duymamışsındır. Belki kahvaltı etmeyi hep unutuyordur.
Savrulan yapraklar yok sokaklarda bugünlerde, hepsi bir yol tutturmuş kendine; işinde gücünde. Yakıcı bir sıcak var onun yerine. İnsanı olduğu yere mıhlayan, olduğu yerde kendi kendine yanmasına neden olan, olduğu yerde olan.
Bugünlerde söyleyemiyorum sonbaharı çok özlediğimi. Çünkü klişeleri sevmeyen ülkenin diğer evlatları yazı pek severler (Sonra da derler sonbaharı neden seviyorsun). Oysa sonbaharda kuru bir yaprak bile olsan en azından esen rüzgarı arkanda hissedersin, en azından o seni alır götürür bir yerlere. Gider, gider, gidersiniz. Belki de iyisinden, temizinden bir çukur bulur içine girersiniz.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)