Resim

Resim

30 Kasım 2010 Salı

Yollara Düştüm.(4)

Viyanaya'ya vardığımızda hepimiz çok yorgunduk ve açtık! Evet ikisi birleşti mi insan hangisini önce gidereceğine karar veremez öyle bi kalır ya hani hostelimize yerleşince biz de öyle bi an yaşadık.Herkes yataklarda sürünüyor filan ama uyuyamıyor açlıktan da ... Öyle garip halimize 1 saat içinde son verdik ve çıkıp bir şeyler yemeye karar verdik.Eh Viyana'ya gelmişiz buranın da şinitzeli ünlüymüş madem şinitzel yiyelim dedik bir restorana gittik.Resepsiyondaki adama 5 kişiyiz oturmak istiyoruz dedik adam bize 1 dakika beklememizi söyledi ama en az 10 dakika bekledik orda.Artık herkesin sinirleri gerilmeye başlamıştı.Resepsiyondaki adamla göz teması kurmayı deniyoruz olmuyor,adam bize bakmıyor.Unuttu diycem de o da pek mümkün değil kapının ağzında dikilen 5 tip...Sonra nihayet bir diğer garson bize seslendi ve hayatımda duyduğum en kaba seslenme biçimini görmüş oldum oracıkta "Hey five!".Herkes bi sustu bi kaldı orda .Masamıza oturduğumuzda herkeste bi hüzün,bi asabiyet bi aşağılanmışlık hissi,anlamayan bakışlar vb...Neyse nihayetinde şinitzelimiz masamıza geldi ve pizza büyüklüğündeki şinitzeli nasıl bitireceğimizi düşünmeye başladık.Hele bir patates salatası yemişiz...Esas o ünlü olmalı arkadaş yaa...Nasıl bir sos koymuşlarsa üstüne o kadar mükemmel bir patates salatası daha yemedim ben.Sonra gecelere akmaya karar verdik tabi.Hostelimizden aldığımız tavsiyeye uyarak mekana gittik ve bir hayal kırıklığı da orada yaşadık.Bizi cluba almadılar!Heyy!Neden acaba?Hala anlamış değilim.Tabi tüm moraller bozuldu yine.Zaten yorgunuz zaten sadece 2 saat ayırmışız gece için.Sonra yoldan geçen Türklerle tanıştık filan onlar da şaşırdı neden almadıklarına ama olan olmuştu.Hostelimize dönüp uyuma kararı aldık.Ertesi sabah son dakikada kahvaltıya yetiştik,sıkı bir kahvaltıdan sonra kendimizi Viyana'nın kollarına bıraktık.Gayet verimli bir planla Belvedere sarayı,parlamento binası,opera binası gibi görülesi yerleri olabildiğince gördik.Bu arada Viyana'nın ünlü melange kahvesinden içip apfelstrudel'inden yemeyi de ihmal etmedik.Günün sonunda artık Regensburg'a dönmek zamanıydı.Navigasyonumuzu ayarlayıp yola koyulduk,herkes yorgun ama bir o kadar mutluydu.En azından ben öyle hissettim.Navigasyonumuzun bizi dimdik ve bol virajlı bir dağ yolundan götürmeye karar vermesiyle epey gerilimli anlar yaşasak da sonunda huzurlu ve normal bi yolculukla Regensburg'a dönmüştük.İşte bu gezi yazımı da burada bitirmek istedim.Çünkü şimdi Türkiye'ye döneceğim ve bu yazının da epey uzadığını hissettim nedense.Bir daha gezi yazılarını yazmadan önce iki kez düşüneceğim

26 Kasım 2010 Cuma

Yollara Düştüm.(3)

Simdiki duragimiz ise Regensburg,evet.Tren perona yaklasti ve Mariza'm oradaydi.Ilk onu gordum o insan kalabaliginda.ilginctir.Indim dogurca yanina gittim ve kocaman kucaklastik.O saskindi,sapsallasmisti.Bense tum tepkisizligimle karsilamistim vaziyeti sanki cok normalmiscesine...Ardindan kucuk bir gida alisverisi yaptik ve sehri gezmeye koyulduk.O kadar sirindi ki...Bayildim resmen.Mariza'yla onun sokaklarinda dolasmak,sanki Turkiye'deymisim gibi hissettirdi neden bilmem.Ardindan kucuk,sevimli bir yere oturduk.Kemiklerimize kadar usumustuk.O bir kahva aldi bense alman birasi.Bol kopuklusunden.Tatli bir muhabbete koyulduk.Kelimeler icimizde tikili kalmislardi aylardir ve birbirimizi gorunce sel akmaya basladilar.Konustuk,konustuk,konustuk.Ertesi gun epeydir hayallerimde olan fotograf makinami almaya gidecektik.Buyuk bir heyecanla uyandim.Gerci cok erken degildi kalktigim saat...Makinami aldiktan sonra diger arkadaslarla bindik arabamiza ve "Bin arabama" sarkisi esliginde Salzburg yoluna koyulduk.Teknolojinin nimetlerinden azami olcude faydalanacagimiz bir yolculuk olacakti.Navigasyon cihazimiz ve 30 gb'lik mp3 calarimiz vardi,daha ne olsun?Eskiden insanlar harita acip oyle gezermis ya dusununce cok zor olduguna kanaat getirdim.Biz navigasyon cihazimizla bile turlu yanlis yollara sapmistik cunku.Sonra acil U donusleri yapmak zorunda kaldik epeyce.Macerali bir yolculuktu.Salzburg'a vardigimizda saat ogleden sonraydi ama tam olarak kacti hatirlamiyorum.Hemen hostelimize yerlestik esyalarimizi birakip ve yemek yemeye karar verdik.Salzburg sokaklarinda dolasarak bir Mc Donald's aradik.Yemegimizi yedik ve sehrin ortasindan gecen nehrin karsi tarafina gecip bir sicak sarap ictik.Sogukta,sokakta icilen sicak sarap kadar guzel bir icki de yoktur sanirim.Hele guzel bir sohbeti de saraba eslik ettirebiliyorsaniz...Sonra buldugumuz bir irish pub'a girdik.Sansimiza canli muzik vardi.Kac zamandir canli muzik dinlemedigimi hatirlamiyorum bile.Avusturya birasi aldik elimize ve guzel muzikle yudum yudum bitirdik.Geceyi cok uzatmama karari aldik cunku ertesi sabah erken uyanip sehri gezecektik.O yuzden 12 sularinda hostelimize gittik.Yattigim anda uyumusum.Ertesi sabah erken uyanip saglam bir kahvalti yaptiktan sonra sehri gezmeye koyulduk.Hava da sansimiza o kadar guzeldi ki.Gunes tepede parildiyordu ve masmavi bir gokyuzu vardi.Yeni makinamla doya doya fotograf cekme zamaniydi.Sehrin tepesindeki kaleye tirmanmaya karar verdik.Aslinda tirmanmasak da para verip cikabilirdik tepeye ama ogrenci isi olsun dedik iste.Epey bir yokus ciktiktan sonra kaleye ulasmistik.Gecmiste orada insanlarin yasadigini dusunmek hostu.Nal atolyesi bile vardi.Kaleden sehre bakmak ise enfesti.Sehri kusbakisi gorduk her yonuyle ve sehrin yukaridan da asagidan oldugu gibi guzel gorundugunu fark ettik.Bol bol fotograf cektik.Ha bir de biz o manzaraya bayilmis halde bakarken sehirden keman sesleri yukseliyordu.Atmosferi hayal edin artik.Sehre indik.Mozart'in dogdugu eve gittik.Icine girebilirdik ama girmak paraliydi ve yine ogrenci isi yaptik.Zaten daha once gelen arkadas icinde birsey olmadigini soyleyince girmek de gelmedi icimizden.Yine Mc Donald's ta bir oglen yemegi yedikten sonra yola koyulduk.Istikamet Viyana'ydi.

Yollara Düştüm.(2)

Kassel'e olan yolculuğumda da herhangi bir sıkıntı yaşamadım çünkü tüm yolu uyuklayarak geçirdim.Tren biletini internetten alınca A4 kağıdına bir çıktı almanız gerekiyordu.Tren biletimi kontrol ederken ben sadece çıktıya bakacaklarını sanmıştım ama teknolojinin gözü kör olsun.Kontrolcü amca eline bir makinayla geldi ve biletin üzerinde bulunan garip şekilli yeri o makinaya okuttu,sonra kredi kartımı istedi onu da makinadan geçirdi ancak ondan sonra inandı biletin benim olduğuna.Şaşırdım epey ama sonra hemen yeniden uyumuşum.Trenden inince Kassel'deki arkadaşım karşıladı beni.Tanıdığın bir insanı görmek...Ne kadar da mutlu olmuştum.Kardeşimi görmüş gibi...Hemen sohbete başladık ve saatlerce susmadık.O akşam yemeğinde meksika yemeği yemeye karar verdik.Gittik,oturduk,siparişimizi verdik.Güzel bi fajita yedik.Tabi tavuklu.Sonra ev yapımı Meksika birasıyla tamamladım yemeğimi.Tabi eve gider gitmez yeniden uykuya daldım.Ertesi gün Kassel'i gezdik.Çok büyük olmasa da küçük de sayılmayacak bir şehirdi Kassel.Pek tarihi güzellik göremeyeceğiniz bir şehir.Sıradan desek yalan olmaz.Ama yaşanılası bir şehir olduğu kesin.Alışveriş merkezleri şehrin merkezinde.İstediğin her şeyi hemen temin edebilirsin.Sonra yine şehrin göbeğinde kocaman bir park var.Ucunu göremedim hepsini gezmeye cesaret etmedik.Yemyeşil bir parktı,tam bisiklet sürülesi.Ağaçların arasından geçen toprak yollar vb...O günü de bu şekilde geçirdikten sonra arkadaşımın derse gitmesi gerekti ve ben şehri biraz da tek başıma gezdim.Türk marketleri ve restorantları,yürürken yanımdan Türkçe konuşarak geçen insanlar...Şaşırdım evet.Sonra giderken bir Türk fırını görmem ve içine dalmam bir oldu.Aman Allahım! Aylardır yemediğim türlü türlü börekler,gözlemeler...Hemen börek aldım ve koşa koşa eve gittim.Çayımı koyup böreğimi yedim.Ohh..!İşte mutluluk!Ardından arkadaşım da eve geldi ve söylemesi ayıptır ama içimde büyük bir özlem olan sucuklu yumurtamızı da gönderdik midemize.Evet yaşasın yemek yemek! Gurbetlik zor şey arkadaş.İtalya'da yok öyle Türk marketleri,fırınları.Ertesi gün Göttingen'e gittik.Epeyce küçük bir yerdi (Teramo'dan küçük olamaz!).Hani derler ya "küçük ama şirin" işte öyle.Gezilecek çok yer olmayınca gördüğümüz şirin bir kafeye oturup sohbet ettik.Hayret ettik halimize.Bir yıl önce düşünür müydük hiç Almanya'da buluşup bir kafede oturup sohbet edeceğimizi.Ah bu arada şu küçük olayı da anlatmadan geçemeyeceğim.Kafeye oturduğumuzda çay içmeye karar verdik.Kasada çay istediğimizi söyleyince adam hangi çaydan istediğimizi sordu.Orda bir afalladık.5-6 çeşit çay ismi vardı ve hiç birinin ne anlama geldiğini bilmiyorduk.Sonra rastgele birşeyler seçmeye karar verdik.Çayı yan taraftaki farklı bir bölmeden alıyorduk.Oraya geçtiğimizde çayı verecek kişinin Türk olduğunu gördük.Tabi o da bizim Türk olduğumuzu gördü.Kısa bir muhabbetin sonunda birimizin normal siyah çayı seçebilmeyi başardığını ama diğerimizin garip bir başka çay seçmiş olduğunu öğrendik ve sonuç olarak Türk ablamızın yardımıyla siyah çayımızı alıp yerimize geçtik.O gece bir Erasmus partisi vardı şansıma.Parti de kostümlü partiydi o da şansıma.İlginç kostümler giymiş,farklı milliyetten insanlarla tanıştım.Sohbet ettim.Güzel ve eğlenceli bir geceydi.En komik anı da en güzel kostümlü kişinin seçilmesi anıydı sanırım.Bir Brezilyalı arkadaş Obama kılığına girmişti,çok da benzemişti.Birinci o seçildi ve kutlaması için eline şampanya verildi.Tabi zaten alkollü olan bu genç şampanyayı sahneden aşağıda duran insanlara fışkırtınca epey eğlenceli anlar yaşandı.Ertesi sabah erkenden trenim olduğu için geceyi fazla uzatmadan yatağa attık kendimizi.Sabahki trenimiz Regensburg'aydı.

24 Kasım 2010 Çarşamba

Yollara Düştüm.

Bu sefer yaptigim bir yolculuktan bahsedecegim.Sanirim ilk kez.Bu yolculuk benim icin cok ozel.Cunku hem ilk kez tamamen tek basima hic bilmedigim bir ulkeye yaptigim bir yolculuk bu,hem de kendi icime yaptigim yolculuklarin en faydalisi.Oncelikle gittigim ulke Almanya.Dostlarimin yaninaydi bir bakima yolculugum.Ucak biletimi aylar oncesinden almistim.Tren biletlerimi de haftalar oncesinden.Bazi kucuk aksakliklar olmadi degil tabi.Mesela tren biletimi yanlis aldigim icin bir bilet daha almam gerekti.Epeyce stres oldum basta nasil gidicem nasil bulucam tren garini?Yetisebilir miyim,bi sorun cikar mi,Almanca da bilmiyorum ya bir sey sormak istersem... Aklima takilan binlerce sorudan sadece bir kaci.Ucagim Roma'dan kalkacakti,erken bir saatte.Bu sebeple Teramo'dan Roma'ya bir gun once gittik ve geceyi havaalaninda gecirmeye karar verdik.Benim ucagimin kalkacagi havaalani gece kapaniyormus diye bir soylenti planimizi tuzla buz etti tabi ama demokrasilerde care tukenmez.Biz de gittik diger havaalaninda sabahladik.Evet,boyle bakinca biraz sacmalik gibi gorunuyor ama yapacak baska bir sey yoktu.Sabaha kadar bankin uzerinde yari uyur yari uyanik...Sabah oldugunda trene atlayip diger havaalanina gectim.Ucagima sorunsuzca bindim ve bindigim anda tabi onceki gecenin yorgunluguyla hemen derin bir uykuya daldim.Bir ara ucakta biraz sarsinti oldu ve ona uyandim ama normalde gerilip stres olmama sebep olacak bu olay bile benim icin bir uyku sebebi oldu  "uyanik kalirsam korkarim,uyuyim bari".Sonra ucaktan inip havaalanindan istasyona olan otobusu bulma vaktiydi.Evet,Almanlar Ingilizce biliyordu!Italyanlardan buyuk buyuk bir fark bu.Buraya gelen bir turiste gercekten cok acirim.Her neyse konuyu dagitmayalim.Otobusu kolayca buldum.Ilk Alman'i da orda gordum.Otobusun kalkis saati 12.45'ti ve saat 12.47'de sofor hala disarda sigarasini iciyordu.Otobuste oturan bir Alman amca cami yumruklayarak sofore seslendi epey kizgin bir sekilde.Sok oldum.Sonra sofor geldi,otobus hareket etti ve otobusu beklerken usumus olan Selin sicagi gorunce hemen uykuya daldi.Sonra uyandigimda istasyondaydim.Trenimin gelmesine 1 saat vardi.Frankfurt havaalaninda beklemeye basladim.Kosturan insanlar,aglayan cocuklar...Bir kahve alayim dedim,meger ne alismisim Italyan kahvelerine,tadi berbatti!Icemedim.Sonra tren garinda ne cok magaza oldugunu gorup sasirdim.Mc Donald's indan Tchibo'suna kadar.Marketler,firinlar...Turkiye'de cok da tren kulturum olmadigi icin bilemedim,ne desem yanlis olur gibi.Mc Donald's a girip oturdum tren saatine kadar.Tren garinda da her sey Alman disipliniyle isliyordu.Her yerde elektronik tabelalar trenin ne zaman gelecegini hangi perondan kalkacagini haber veriyordu.Bu da Italya'dan sonra benim icin sasirtici bir durumdu tabi.Trenimi de bu sayede hicbir sikinti cekmeden buldum.Evet yolculuk Kassel'e dogru baslamisti.