Resim

Resim

23 Ağustos 2011 Salı

Pamukçuk!

             Pamuktan hayaller değil midir aslında hayatla aramızdaki o incecik iplik sandığımız şeyler? Ara sıra uykudan uyandığımızda içimizde duyduğumuz o hafiflik hissi de aslında uyurken hayallere dokunabilir oluşumuzdan değil midir?

            Yanlış bi şekilde hayal kırıklığı koymuşuzdur onun adını ama hayallere boğulmak çok daha uygun olmaz mıydı? Hayaller camdan olacak kadar kırılgan belki ama aynı zamanda camdan olamıycak kadar hafif ve uçarılar. Bir de onları biz yaratırız ve kendi yarattıklarımız bize o denli fazla gelir ki, boğuluruz. Evet, belki hissettirdikleri bir yerimizi kesen bir camın hissettirdiği kadar sızlatıcı, kanatıcı. Ama aynı zamanda pamuktan kat kat yorganların altında yatarken hissettiklerimiz kadar da boğucu, nefes kesici.

            Yine başka bir özelliğiyle küçük bir el bombasına benzetebiliriz belki hayallerimizi. Evet. Elimizde tutarız onları, kendi ellerimizide. Pimini de yine biz çekeriz o hayallere kendimizi kaptırmakla, çoğunun sonu hayallerin elimizde patlaması olur. Ardından parçalanmış umutları görmek ise işten bile değildir. Tabi arada üretim hatası bombalar olur ki, burda işler terstir, insanın elinde patlamazlar ve biz buna çook seviniriz.

             Hayalleri olmayan insana saygım da sevgim de yoktur evet. Hayalleri olmayan insan içinde tek bir gitar sesi duyamadığımız şarkılar gibi, yavandır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder